Karbondioksit (CO2) gazının belirli dozlarla çok ince uçlu bir iğne ile deri altı yağ dokusuna verilmesi işlemidir. CO2  gazı uygulandığı dokunun metabolizmasında ve kan dolaşımında artış sağlayarak selülit probleminde gözle görülür şekilde fark yaratır. Karboksi terapi selülitin yanı sıra, vücut şekillendirmede, liposuction sonrasında toparlama amaçlı, yüz ve çene altı yağlanmalarında, cilt çatlağı ve skar tedavilerinde de kullanılır. İyi bir sonuç almak için 10-15  seans tavsiye edilen karboksi  terapi uygulamasından sonra hasta günlük hayatına geri dönebilir.

Karboksiterapi | Carbossi | Merak Edilen Sorular?

1 – Karbondioksid(CO2) toksik (zehirli) bir gaz mıdır?

Hayır değildir. CO2 gazı renksiz, kokusuz bir gaz olup, yaşayan canlıda en son oluşan metabolik atıklardan biridir.
Vücudumuz istirahat ortamında dakikada yaklaşık 200 ml. CO2 üretmektedir.  Bu miktar, fiziksel egzersiz sırasında 10 katına kadar çıkabilmektedir.  Dokularda ürettiğimiz bu gazı akciğerlerimizden atmaktayız.

Bu nedenlerden ötürü karboksiterapinin önemli bir yan etkisi bulunmamaktadır. Bazen enjeksiyon yerlerinde hafif morluklar oluşabilmekle birlikte bu etki de geçicidir.
Tıpta karbondioksit gazı, kapalı ameliyat olarak da bilinen “laporoskopi” ameliyatlarında da batın içini şişirmek için yüksek hacimlerde uygulanmaktadır.
Karboksiterapi nedir ?

Karbondioksit gazının saf, steril edilmiş, filtre edilmiş, belli ısıda, belli basınçta (2,5-3,5 bar), belli hızda, mikropartiküler akımlı olarak, periyodik bir şekilde problemli bölgelerde deri altına enjeksiyonu esasına dayanır.
Tedavi hızlı, rahat, etkili ve cerrahi olmayan bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Karboksiterapi özellikle Sellülit tedavisinde  etkili bir yöntem olarak kabul görmektedir.
Karboksiterapinin ne gibi etkileri vardır ? Ne işe yarar?

1) Mikro travma etkisi; Bu etki cilt altında çoğalmasını istediğimiz fibroblast denilen hücreler üzerinde uyarıcı etki yapar. Bunun sonucu yine cilt altında elastikiyeti, gerginliği sağlayan elastin ve kollajen denilen dokuların uyarılması ile TONİFİKASYON yani gerginliktir. Fibröz sellülit denilen kötü sellülit görüntüsünün de yumuşamasını sağlar.

2) Mikroanjiogenezis etkisi; Bu terim yeni damar oluşumu demektir. Karbondioksit gazı verilen bölgede yeni damar oluşumu ile o bölgeye daha fazla oksijen gitmesi, daha fazla doku tamir elemanlarının bölgeye ulaşması, bölgedeki metabolik atılım ürünlerinin de daha kolay uzaklaştırılması sağlanır. Bunun sonucu ise dokuda OKSİJENASYON, DETOKSİFİKASYON, DRENAJ, LİPOLİTİK ETKİ (Bölgesel yağlarI parcalayarak  azaltma) sağlanmış olur.

Sonuç olarak Enjekte edilen CO2 gaz sayesinde vücut savunma mekanizması olarak bölgede oksijenizyon ve dolayısıyla lipoliz (yağ arttırıcı) olayını artırır. Bunun sonucunda damarlarda genişleme ve dolayısıyla bölgeye giden kan akışında hızlanma ve kollogen, elastin sentezinde artma meydana gelir ve tedavi düzenli bir şekilde devam edildiğinde sellülitlerde azalma, bölgesel yağlanma sorunu olan (bacak,basen,karın,yan,kol,sırt…) yerlerde hızlı bir şekilde incelme ve genel vücutta kilo problemi mevcut olduğunda tedavi ile birlikte sağlıklı beslenme ve diyet programları verildiğinde genel vücutta zayıflama ve incelme meydana gelir.

2 – Karboksiterapi nasıl yapılır?

Uygulama son derede basit olmakla birlikte, karbondioksit gazının cilt altı doku içine 30G ‘lik (0.3 mm) bir enjektörle enjekte edilmesi prensibine dayanır. Enjekte edilen gaz, yakınlardaki doku tarafından emilir (absorbe edilir).

Uygulama ile birlikte;
•    Cilt altı mikro dolaşımda damar genişlemesi artar
•    Kılcal damar kan akışı artar ve hızlanır
•    Yağ eritici (lipolitik) etki oluşur
•    Yüzeye yakın dokularda  oksijen kullanma potansiyeli artar
•    Su toplanmasının düzenlenmesi sağlanır (Fazla suların atılması ile)
•    PH dengesi sağlanır
•    Doku yenilenmesini uyarılır
•    Adele, kas tonüsünün (sertliğinin) artışı sağlanır
Hangi durumlarda kullanılır?
– Selülit ve bölgesel yağlanmaların tedavisinde tek başına veya kombine olarak.
– Kırışıklık, deri sarkmaları, elastikiyet kayıpları ve çatlak tedavisinde.
– Sedef hastalığında,
– Atar ve toplardamar dolaşım bozukluklarında.
– Venöz ülserlerde.
– Ameliyat ve yara izleri

3 – Tedavi bölgeleri ve etkileri nelerdir?

Basende,  Gevşemiş ve ileri derecedeki sellülitli dokuların giderilmesi, Bölgesel yağ dokusu fazlalığının eritilmesi,  Liposuction – lipoplasti öncesi ve sonrası pürüzlerin giderilmesi
Kollarda, Koltukaltı gevşekliklerinin ve sarkmalarının giderilmesi, üst kolun inceltilmesi
Göğüslerde, Gevşek ve sarkık göğüslerin toparlanması
Karında, Gevşek ve sarkık karın dokusunun düzeltilmesi, Yara ve ameliyat izlerinin giderilmesi, Doğum sonu veya kilo alma sonucu oluşan karın çatlaklarının giderilmesi

4 – İşlem ağrılı mıdır?

Bazı hastalar enjeksiyon bölgelerinde hafif bir sızı hissedebilir.  Bu genellikle bir kaç  saniyeden uzun sürmez.  Dolaşımın hızlanmasına bağlı olarak da 10-20 dakika süre ile hafif bir sıcaklık hissi oluşabilir.

5 – Tedavi sonrası nelerden kaçınmak gereklidir?
Tedavi sonrası 4 saat süreyle banyo,  yüzme ve sauna önerilmez. Tedaviyi izleyen dönemlerde yarım saat süreyle bölgesel travmadan kaçınmak gerekir. Bunun dışında kişiler kendi aktivitelerine devam edebilirler.

6 – Tedavi için kaç seans gereklidir?
Sellulitlerin giderilmesi için değişmekle birlikte ortalama olarak 10-20 seansa gerek vardır.  Seans sayısı sellulitin derecesi ve yaygınlığı ile orantılıdır. Haftada bir veya iki uygulama yapılabilir.  Her seans ortalama  20-25 dakika sürer.
İyileşme kaç seanstan sonra görülmektedir?
Ortalama 4-5 seanstan sonra vucudunuzdaki sağlıklı gelişmeyi farkedebileceksiniz.  8-10 uygulama sonrası ciltaltı (subkutanöz) dokunuzun inceldiğini ve dokunuzun sıkılaştığını göreceksiniz. Daha sonrada sellülitlerinizin nasıl azaldığını ve kaybolduğunu gözlemleme şansınız olacak.
Tedavi etkisi ne kadar sürer?
Bu tamamen size bağlı. Uygun diyet ve egzersiz yaparsanız bu etki yıllarca devam edebilir. Eğer sellulit oluşumuna uygun bir hayat tarzını seçerseniz  sellülitler yeniden oluşabilir.