DİYABET, insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan ve kan şekeri yüksekliği ile seyreden, kronik ve ilerleyen bir hastalıktır. İnsülin, vücudumuzda pankreas tarafından salgılanır, yemeklerle alınan besinlerdeki şekerin hücre içine girerek enerji olarak kullanılabilmesi için anahtar görevi görür. İnsülinin yokluğu veya etkisizliği sonucu hücre içine giremeyen şeker kanda yükselmeye başlar.
Tip 1 diyabet, otoimmün bir hastalıktır yani vücut, pankreasın beta hücrelerine nedeni bilinmeyen bir şekilde sanki yabancı bir dokuymuşcasına onları hedef alarak saldırır ve beta hücrelerini yok eder. Sonuç olarak vücutta insülin eksikliği ortaya çıkar ve kan şekeri yükselir .Tip1 diyabette insülin salgısı hiç yoktur veya yok denecek kadar az olduğundan tedavisinde mutlaka insülin kullanılır. Tip 1 diyabetin belirtileri hızla ortaya çıkar ve hemen insülin başlanmazsa ciddi sonuçlara yol açabilir.
Tip 2 diyabette ise vücutta insülin salgısı yetersizdir, salgı bozukluğunun yanısıra insülin direnci vardır. Bu nedenle de tedavisinde her zaman insülin gerekmeyebilir. Bazen beslenme tedavisi ve egzersizin yanısıra ağızdan şeker düşürücü ilaçlarla tedavi edilebilirken, ilerleyen dönemde insülin kullanılması gerekmektedir. Tip 2 diyabet en sık görülen tip olup tüm diyabetlilerin %90-95’ini oluşturur.
KOMPLİKASYONLAR
Diyabet, yaşam boyu süren, dikkatli kontrol gerektiren kronik bir hastalıktır. Gerektiği gibi kontrol edilmezse, kardiyovasküler hastalık, (kalp damar hastalıkları), böbrek yetmezliği, körlük, sinir hasarı ve diyabetik ayak gibi çeşitli sorunlara yol açabilir.
Şeker hastalığının en sık görülen belirtileri;
Çok su içmek, sık idrara çıkmak, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk, baş ağrısı,görme bulanıklığı gibi belirtilerdir.
DİKKAT! Şeker hastalarının yaklaşık yarısı, şeker hastası olduğunun farkına varmadan yaşamaktadırlar. Yani çok büyük bir belirti hissetmemektedirler. Dolayısıyla şeker hastalığı açısından riski kişilerin hiçbir belirti hissetmeseler bile düzenli olarak şeker ölçümü yaptırmaları önerilir.
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) Göre 2015’te,
- 11 yetişkinden 1’i diyabetli. (415 milyon)
- 2 diyabetli yetişkinden 1’ine (%46,5) teşhis konulmamış yani diyabetli olduğunu bilmiyor.
- 7 doğumdan 1’i gebelik diyabetinden etkileniyor.
- Diyabet hastalarının dörtte üçü (%75) düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde yaşıyor.
- 542,000 çocuk tip1 diyabet hastası.
- 2012 yılında dünyadaki 1.5 milyon insan diyabetten ölmüştür.
- Türkiye’nin yüzde 13.7 sinde diyabet görülmektedir.
- Yüzde14.5’le en az diyabet hastası Kuzey Anadolu’da, yüzde 18.22yle en çok Doğu Anadolu’da bulunmaktadır.
- Türkiye’de diyabet görülme sıklığı 12 yılda yüzde 90, obezite ise yüzde 40 artmıştır.
IDF tahminlerine göre diyabet 2040’da,
- 10 yetişkinden 1’i diyabet hastası olacak. (642 milyon)
Diyabette Beslenme Tedavisi
Toplam alınan günlük kalorinin yaklaşık % 50- 60 karbonhidratlardan, toplam kalorinin % 12- 15’i proteinlerden, % 30’u yağlardan gelecek şekilde düzenlenmelidir.
Karbonhidratlar: En önemli enerji kaynağıdır. Günlük diyetle mutlaka alınmalıdır. Besinlerde bulunan karbonhidrat türleri şekerler, nişasta ve posa’dır. İnsülin kullanan diyabetik bireylerde, yoğun insülin tedavisi alanlarda öğün öncesi insülin dozunun öğünün karbonhidrat içeriğine göre ayarlandığında toplam karbonhidrat miktarı glisemik kontrolü etkilememektedir. Karışım insülin kullananlarda karbonhidrat miktarında gün gün tutarlılık olması gerekir. Diyabetli bireye karbonhidrat kaynağı olarak önerilen besinler; tam taneli tahıllar, ekmek, kurubaklagiller, sebzeler, meyveler, süttür.
Posa: Yiyeceklerin sindirilemeyen kısmıdır.
Diyet posasının vücuttaki etkileri;
- Kan şekerini yavaş yükseltir,
- İnsülin ihtiyacını azaltır,
- Tokluk hissinin oluşmasını sağlayarak ağırlık kontrolüne yardımcı olur.
- Bağırsak çalışmasını düzenler, kabızlığı önler.
- Kanda yağların yükselmesini önler.
Proteinler: Vücudun büyümesi, gelişmesi ve yıpranan dokuların onarılmasında önemli görevleri vardır. Diyabet vücudun protein gereksinimini etkilemez. Önerilen miktarlarda alınması gerekir. Ancak diyabete bağlı böbrek problemleri gelişmiş ise diyetle protein alımının sınırlandırılması gerekir.
Alkol: Alkolün kan şekeri düzeyine etkisi sadece alınan alkolün miktarına bağlı değil besin alımı ile ilişkisi de önemlidir. İnsülin veya oral hipoglisemik ilaç alanlar aç karnına alkol tüketirlerse, hipoglisemi gelişebilir. Diyabet iyi kontrollü olduğunda, besinlerle ve orta düzeyde alkol kullanımı, kan glukoz düzeyini etkilemez.
Yetişkin kadınlar için bir ölçü, erkekler için iki ölçü (1 ölçü=350cc bira, 140 cc şarap veya 15 cc distile içki) dengeli yemek öğünü ile alınabilir. Alkolden gelen kalori yağ değişimi olarak değerlendirilmelidir. (1 alkollü içki=2 yağ değişimi). Pankreatit, dislipidemi, özellikle hipertrigliseridemisi olanlar veya nöropati gibi sağlık sorunları olanlarda alkolden uzak durulmalıdır.
Öğün sayısı ve zamanı: Yemeklerin miktarı ve cinsi kadar, tüketim zamanları da büyük önem taşır. Önerilen besinlerin zamanında ve önerilen miktarlarda yenilmesi hipoglisemi ve hiperglisemiyi önler. Uzun aralıklarla düzensiz yemek yenmesi hipoglisemi ve hiperglisemiye yol açar. Bu nedenle oruç tutmak, bir veya birkaç öğün atlamak sakıncalıdır. Bireysel kan glukoz takibi ideal öğün aralığı ve miktarına yardımcı olur. Üç ana, 2 – 3 ara öğün tüketilmesi uygundur.
Yapay tatlandırıcı ve diyet ürünlerini bilinçli kullanın
- Enerji içerenler; fruktoz, sorbitol, mannitol, ksilitol, enerji içermeyenelerse sakarin, siklamat, asesülfam- K, aspartamdır. Enerji içeren tatlandırıcılar, belirli miktarların üzerinde tüketildiği takdirde kan şekerini yükseltebilirler.
- Sorbitol fazla alındığında ishale neden olabilir. Enerji içeren tatlandırıcıların bulunduğu yiyecekler diyetisyene danışılmadan tüketilmemelidir.
- Diyet ürünleri hiçbir kısıtlama olmadan yenilebilecek yiyecekler olarak düşünülmemelidir.Diyet ürünlerinin etiket bilgileri mutlaka okunmalıdır. Her diyet ürünü kullanılabilecek özelliklere sahip olmayabilir. En önemli nokta ürün içeriğinin enerjisi ve kullanılan tatlandırıcının cinsidir. Çoğu diyet ürününün karbonhidrat içeriği düşük, yağ içeriği fazladır.
Öneriler
- Yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmeli. Öğün atlamamalı
- Bireye uygun vücut ağırlığı sağlanmalı ve sürdürülmeli.
- İnsülin ve/veya ilaç zamanlarına ve dozlarına dikkat edilmeli.
- Önerilen fiziksel aktivitelere (yürüyüş gibi) özen gösterilmeli.
- Sigaradan uzak durulmalı.